ben ilginç bi isim bulamadım

o kadar yaratıcılıktan uzak kazma bi inasnım ki..ühühüühühhüh

13.4.07

potpotpori

kartala gidicem bugün, yol büyüyo gözümde. koskoca 1 buçuuk yıl boyunca hergün gidip geldiğim yol değil sanki. ama evde yaymak varken şimdii.. ama evde yaymak da sıkıcı zaten. ama sıkıcı olmayan bi aktiviteye girersem hoş olmaz, çünküm evimi özledim. ama gitmeye üşeniorum işte. ama ama ama ama ama...
"koşmaa yorulduysan"
çok işim var, bi dolu dersim var. kahrolsun okul.
azcık tatil istiyorum.
29 nisanda da gidiorum :)
"bir karamel tadıysa dünya senin ağzında gittikçe azalan her kalbin atışında"
dün yasemin bizde kaldı. çok eğlendik(m). sıcak şarap yaptık, çilek yedik, cips yedik, azcık bira içtik, soğuk şarap içtik, yaptığımız sıcak şarabı da içtik. hep yedik hep içtik. uyuduk sonra. uyandım ben, baktım yasemin not bırakmış. okudum güldüm hoh hoh diye. ozan okudu, güldü hahahah diye, siz ailecek delisiniz dedi. manyak mıdır nedir?
ben gidiyorum şimdi. yollarda karşıma çıkın biriniz, beraber yolculuk yapalım. keyifli olur, eğleniriz hem. geçen yıl emir bey ile dönerdik evlerimize, pek keyif alırdık(m). selam olsun :)

12.4.07

bi ödev sabahlaması son bulur

ve Ezgi de bitmiştir zaten artık. küçücük beyni "ödev" adı altında saklanmış olan mantıksızlıklar silsilesinin ağırlığı altında ezilmiş, sabahki sınavın stresini daha üzerinden atamadan -ki o sınavdan da bi gün önce haberdar olmuş, gecenin bi yarısı babasını kartaldan hisarüstüne sürüklemiş, gece boyunca çalışmaya çalışmış ama kendini saat 4 te ev ahalisiyle muhabbet ederken bulmuş, sabahın köründe yatakta kör gözüyle ( 5.50 miyop ) notları okumaya debelenmiş ve nihayetinde sınava girmiştir ( sınav mı ona girmiştir o mu sınava, orası da bi muamma zaten )- "yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın" nağmeleriyle hırpalanmış vaziyette, akıl ve ruh sağlığı SOS diye çığrınırken kulaklarını tıkayıp bloga yazı yazmaya gelmiş. "böyle ödevin ben...." diye başlayan ve devamını yazsa okuyanların kendisinden soğuyacağından ve hatta soğumak ne kelime tiksineceğinden ( veyahut hayalgücüne hayran kalacağından , bilemiyor orasını ) korktuğu için devamını getirmediği cümleler sarfederken içinden, aynı zamanda tırnaklarına oje mi sürse diye düşüdüğünden olsa gerek, artık yatma zamanının geldiğini anlamıştır bitap Ezgicik. kendisinin dış veya iç ne sesi olduğumu bilmiyorum ama, oje sürdüğünü dile getirmekten utanç duyuyorum. saati gözönünde bulunduracak olursak ya cok kokoş bu, ya da deli. sabah da 9 da kalkıcak. yok, 9 da dersi varmış, 8 bucukta en geç, bu zavallı yaratık sıcacık yatağından ayrı düşmüş olacak. acaba yoldayken " ne mutlu bana tırnağımda oje var" diye düşünebilecek kapasitede olacak mı, yoksa" yemek. çiş " gibi basit cümleler kurabilmiş olmayı bi başarı mı sayacak? veya tırnağında oje olmasının mutlu edici bi etken olmaktan ne uzak olduğunu farkedebilecek mi minik minik miinnacık beyinciki ile?
ve zavallı Ezgicik, hayatın sillesini acı bi şekilde genç yaştayken vurduğu bu bireycik yatmaya karar vermiştir. artık uykunun rahat olması gereken fakat yatağı yamuk yumuk olduğu için genelde kramp, kasılma, ağrı ve sızıya sebep olan kollarına gidecektir. ne diyelim, uğurlar olsun :)

6.4.07

şimdi eve geldik

şimdi döndük doğum gününden. bülent ortaçgil dinleyip şarap içtik. sabaha kadar oturcaz şimdi ki otobüs/tren kaçmasın. film- sertap- sezen diye gider :)

5.4.07



şimdi efenim, burası ozanın karmaşık odası. kendısının numarasını binlerce handout veya afişcik ne dersenız işte, onlara yazıyoruz. tum ev sanki daha önemli işimiz yokmuş gibi magic life reklamı yapıoruz, aslında daha önemli bi işimiz de yok galiba :) ozana can kurban, kütüğüne kadar tüm bilgilerini yazarım isterse binlerce afişe :)

magic life cok güzel olcak bu arada :) ehehehe reklam kokan hareketler bunlarrrr!!

sol tarafta gördükleriniz de evin hamarat beyleri. kendileri saolsunlar varolsunlar bize pasta yaptılar. hem pasta yaptıkları yetmezmiş gibi bi de pastalarını süslediler, işe bi yarışma havası kattılar, biz de jüri misali tattık puan verdik :) ben içerde psikolojiyle uğraşırken mutfakta çileklerle karşılaşmak ( çilek ki kutsal bı meyvedir!) cok cok mutlu edici, "amanın psıkolojı de neymiş" dedirtici bi durum idi. ellerine kollarına çileklere sağlık efenimm :)

na bu saçtan görünmeyen yaratık ben oluyorum. güzelim ortaköyde güzelim bi havada güzel bı fotograf istemiştim. ama hepsi iğrennççç çıktı. sonuçta en güzel foto bu oldu. burda da ben yokum. o yüzden güzel çıktı sanırım :( buyrun.
binlerce sıfat ve ünvan sahibi, pek muhterem mert beyefendi ile delik kaşlı ( bu resımde bi o dikkatimi çekti be) bendeniz kendimizi çekmeye çalışırkene yamulmuşuz görüldüğü üzere. "ünlü fransız düşünür taşınır" a selamlar, hürmetler :)

bugun de ev ahalısı fılmde, ben evdeyım. otur otur sıkıldım. banyo yaptım mis koktum. telefonda konustum, aney para yatırmıs sevındım mutlu oldum. muzık dınlıorum, onu bunu okuyorum zaman gecırıorum. dun canın dogum gunu vesılesıyle ınsanlar geldı. bugun de canın dogum gunu vesılesıyle dısarlara cıkcaz. kutlu dogum haftası oldu mubarek. :) hava bozdu bugun, yagmur yaptı. hos deıl. saygı gosterılmelı dogum gunlerıne. ablama hedıye alcam daha. işim cok be. yarın ankaraya gıdıoruz total olarak. bavul yapayım barı. sacımı kurutayım. oje sureyım. sıkıldım lacıvert dolanmaktan. gıyıneyım sonra, evden cıkmak gerek artık. uff cok usenıyorum ama. 7 gıbı cıkayım barı. yalnız dolanmak (dolanı dolanı dolasıyorum ) pek sıkıcı olacak ama. hem hava da kotu. amanın aman.

4.4.07

bahar olmuş yurdumdaaa ( biliom hatalı olduğumu, elleşmeyin)

şimdiii, yoğun istek üzerine eski neşeli, saçma ve de sapan ( sapan kullanmayı öğrenmek istiyorum, bilen ve öğretmeye istekli olan ayriyetten bana da öğeretebilecek kadar sabır, şefkat ve anlayışa sahip olan kişilerle iletişmek gayesindeyim. iletişin benimle! ) kendim gibi yazılar yazcam. işte öyle. bahar da gelmiş gılgının dedıgı gıbı. şen olurum. şen ola düğüüün şen olaaa! ama mısafır geldi, gidiyorum şimdi. görüşürüz bebek :)